Rüzgarın süpürdüğü dünya ağacında asılı durdu,
Köklerini kimsenin bilmediği.
Tam dokuz gün boyunca asılı kaldı, yaralanmış
Gugnir tarafından, mızrağıyla.
Baktı derinliklere acı içinde yüzerken.
Bağırdı ızdırap içinde.
Kavradı uzanarak rünleri.
Uçurumdan aşağı düşmeden önce.
Kendini, kendine verdi.
Katıksız acı içindeki dünyada
Hayatlarımızı yaşayabilelim diye
Kazandığı bilgelik sayesinde.
Siz bundan şüphe duydunuz ve yaydınız yalanları,
Dünya çapında, elinizde kılıçla.
Ruhlarımıza tecavüz ettiniz, haklarımızı çaldınız.
Hep bu yumuşak huylu adamın sözleri için.
Yumuşak huylu tanrıyı dinlediniz,
Hileli kelimelere inandınız.
Güç gösteriniz kanla ödendi,
İyilik adına kanımızı döktünüz.
Reddediyorum itaat etmeyi,
Hoşgörülü dediğiniz tanrıya.
Doğruyu biliyorum ve zaman geldi.
Savaşıp aklımızı serbest bırakmaya.
Bırak da korkusuzca öleyim
Korkusuzca yaşadığım gibi.
Bu yüzden kapa şimdi çeneni,
Kulaklarımı da serbest bırak.
Saçmalıklarından bıktım artık.
Binlerce yıllık baskıdan sonra
Bırakın vahşi savaşçılar yükselsin tekrar.
Bırakın dünya duysun şu sözleri bir daha:
"Kurtar bizi, ey tanrım, kuzeyli insanların hiddetinden."
Bırakın dünya duysun şu sözleri bir daha:
"Kurtar bizi, ey tanrım, kuzeyli insanların hiddetinden."
Ruhlarımız kar ve buzun içinde dövüldü,
Ateşte dövülen demir gibi bükülmek için.
Kamış gibi bükülmek için yaratılmamışız
Yada tepkiyi karşılıksız bırakmak için.
O kavradı rünleri, kullanmak ise bizim elimizde.
Türkçe Çeviri: Berk Şefkatli
Bu döküman AkorMerkezi.com'da yayınlanmıştır. http://www.akormerkezi.com