Today I walked down our old street
Bugün bizim eski sokağımızda yürüdüm.
Past the diner where we'd meet
Buluştuğumuz lokantanın yanından geçtim.
Now I dine alone in our old seats
Şimdi bizim eski yerimizde yalnız yemek yiyorum.
The cold wind blows right through my bones
Soğuk rüzgar kemiklerime doğru esiyor.
And I feel like I'm getting old
ve ben yaşlandığımı hissediyorum.
But I wish I was getting old with you
Keşke seninle birlikte yaşlanabilseydim.
I held your hand while we took shelter from the rain
Yağmurdan korunurken elini tutmuştum.
She laughed as we picked out our children's names
Çocuklarımızın adını seçerken gülmüştü.
White sparrows fell from heaven and carried her away
Beyaz serçeler cennetten gelip onu götürdüler.
Black arrows cut the strings of my heart,
Siyah oklar kalbimdeki damarları kesti.
I kneel and pray
Diz çöktüm ve dua ettim.
Her clothes hang in the closet still
Onun kıyafetleri hala dolapta asılı duruyor.
The phone sits on the windowsill
Telefonu pencerenin kenarında.
And every time it rings it gives me chills
ve ne zaman çalsa beni üşütüyor.
My heart just stopped when I was told
Kalbim söylediğimde durdu.
Doctor, doctor, on the phone
Doktor, doktor, telefondaki.
Said my love was never coming home
Sevgilimin bir daha eve gelmeyeceğini söyledi.
I hold your casket gently walking to the grave
Usulca tabutunu tuttum mezarına gidiyorum.
Dark clouds eclipse the sun won't shine again
Kara bulutlar güneşi kapattı, bir daha parlamayacak.
White sparrows fell from heaven and carried her away
Beyaz serçeler cennetten gelip onu götürdüler.
Black arrows cut the strings of my heart,
Siyah oklar kalbimdeki damarları kesti.
I kneel and pray
Diz çöktüm ve dua ettim.
They gave her one more day
Ona bir gün daha verdiler.
To say the words I couldn't say
Söyleyemediğim şeyleri söyleyebileyim diye.
I'm crying in pain, crying in pain
Acı içinde ağlıyorum, acı içinde.
And I'm not looking for answers
ve ben bir cevap aramıyorum.
No, I'm not looking for answers
Hayır, ben bir cevap aramıyorum.
But dear God, why did you choose her?
Ama Tanrım, neden onu seçtin?
White sparrows fell from heaven and carried her away
Beyaz serçeler cennetten gelip onu götürdüler.
Black arrows cut the strings of my heart,
Siyah oklar kalbimdeki damarları kesti.
I kneel and pray
Diz çöktüm ve dua ettim.
They gave her one more day
Ona bir gün daha verdiler.
To say the words I couldn't say
Söyleyemediğim şeyleri söyleyebileyim diye.
I'm crying in pain (crying in pain)
Acı içinde ağlıyorum (acı içinde ağlıyorum).
Crying in pain
acı içinde ağlıyorum
Our love will remain
Geriye sevgimiz kalacak.
I'm crying in pain.
Acı içinde ağlıyorum.
--iridescent--
White Sparrows Çeviri, AkorMerkezi.com'da yayınlanmıştır. http://www.akormerkezi.com
İçerik Kısa Linki:
Beğendiniz mi? White Sparrows Çeviri sayfasını Şimdi paylaşın:
White Sparrows Çeviri için Komoçotoko'dan Gelenler