Came in from a rainy Thursday (Yağmurlu bir çarşambadan geldin) On the avenue (Geniş caddeden) Thought I heard you talking softly (Yavaşça konuştuğunu duyduğumu sandım)
I turned on the lights, the TV (Işıkları, televizyonu açtım) And the radio (Ve radyoyu) Still I can't escape the ghost of you (Hala hayaletinden kaçamıyorum)
What has happened to it all? (Herşeye ne oldu) Crazy, some are saying (Deli diyor bazıları) Where is the life that I recognize? (Tanıdığım hayat nerede) Gone away (Gitti)
But I won't cry for yesterday (Ama dün için ağlamayacağım) There's an ordinary world (Sıradan bir dünya var) Somehow I have to find (Her nasılsa bulmalıyım) And as I try to make my way (Yolunu bulmaya çalışırken) To the ordinary world (Sıradan dünyanın) I will learn to survive (Yaşamayı öğreneceğim)
Passion or coincidence (Tutku ya da rastlantı) Once prompted you to say (Bir kere çabukça söyledin) "Pride will tear us both apart" (Gurur ikimizi ağlatacak) Well now pride's gone out the window (Şimdi gurur pencereden gitti) Cross the rooftops (Çatıdan geçti) Run away (Gitti) Left me in the vacuum of my heart (Kalbimin boşluğunda beni terketti) What is happening to me? (Bana ne oluyor) Crazy, some'd say (Deli, diyor bazıları) Where is my friend when I need you most? (En çok ihtiyacım olduğunda nerede arkadaşlarım) Gone away (Gittiler)
But I won't cry for yesterday (Ama dün için ağlamayacağım) There's an ordinary world (Sıradan bir dünya var) Somehow I have to find (Her nasılsa bulmalıyım) And as I try to make my way (Yolunu bulmaya çalışırken) To the ordinary world (Sıradan dünyanın) I will learn to survive (Yaşamayı öğreneceğim)
Papers in the roadside (Yol kenarındaki kağıtlar) Tell of suffering and greed (Acı çekmeyi ve hırsı anlatıyorlar) Here today, forgot tomorrow (İşte bugün, yarını unuttun) Ooh, here besides the news (Oh, işte haberleri) Of holy war and holy need (Kutsal savaşın ve kutsal ihtiyacın) Ours is just a little sorrowed talk (Bizimkisi sadece biraz kederdi)
And I don't cry for yesterday (Ve dün için ağlamıyorum) There's an ordinary world (Sıradan bir dünya var) Somehow I have to find (Her nasılsa bulmalıyım) And as I try to make my way (Yolunu bulmaya çalışırken) To the ordinary world (Sıradan dünyanın) I will learn to survive (Yaşamayı öğreneceğim)
Every one (Herkes) Is my world, I will learn to survive (Benim dünyam yaşamayı öğreneceğim) Any one (Hiç kimse) Is my world, I will learn to survive (Benim dünyam, yaşamayı öğreneceğim) Any one (Hiç kimse) Is my world (Benim dünyam) Every one (Herkes) Is my world (Benim dünyam)
Ordinary World Çeviri, AkorMerkezi.com'da yayınlanmıştır. http://www.akormerkezi.com
İçerik Kısa Linki:
Beğendiniz mi? Ordinary World Çeviri sayfasını Şimdi paylaşın:
Ordinary World Çeviri için Komoçotoko'dan Gelenler