I got my stitches stitched, I got my fixes fixed, -dikileceklerimi diktirdim,onarılacaklarımı onarttım - In my aching head, I got my kisses slit. -ağrıyan başımda,öpücüklerimi kestirttim- Our gossip lips stuttered every word I said, -dedikoducu dudaklarımız söylediğim herşeyi kekeledi- I said; -dedim;- I got your love letters, corrected the grammar and sent them back. -aşk mektuplarını aldım,gramerini düzelttim ve geri gönderdim.- It's true, romance is dead, I shot it in the chest then in the head. -bu doğru, romantiklik öldü,onu göğsünden vurdum ve sonra başından -
And if you wanna go down in history then I'm your prince, -ve eğer tarihe geçmek istersen ben senin prensinim- Because they've got me in a bad way -çünkü onlar beni kötü bi yola soktu- I've never seen a heart I couldn't break. -daha önce hiç kıramadığım bi kalp görmedim- It was never about the songs, it was competition. -hiç bir zaman şarkılarla ilgili değildi, bi yarıştı- Make the biggest scene, make the biggest... -en büyük rezaleti çıkar, en büyüğünü...-
Which came first, the music or the misery? -hangisi önce geldi, müzik mi sefalet mi?- We're high-fashion, we're last chances. -biz yüksek-modayız, biz son şansız- Which came first, the music or the misery? -hangisi önce geldi, müzik mi sefalet mi?- We're high-fashion, we're last chances. -biz yüksek-modayız, biz son şansız-
I'm casually obsessed and I've forgiven death, -ben sıradan takıntılıyım ve ölümü affettim- I am indifferent, yet (I am a total wreck) -sıradanım, henüz (tam bi enkazım)- I'm every cliche, but I simply do it best. -her bir klişeyim, ama ben en iyisini yaparım -
And if you wanna go down in history then I'm your prince, -ve eğer tarihe geçmek istersen ben senin prensinim- Because they've got me in a bad way -çünkü onlar beni kötü bi yola soktu- I've never seen a heart I couldn't break. -daha önce hiç kıramadığım bi kalp görmedim- It was never about the songs, it was competition. -hiç bir zaman şarkılarla ilgili değildi, bi yarıştı- Make the biggest scene, make the biggest... -en büyük rezaleti çıkar, en büyüğünü...-
Which came first, the music or the misery? -hangisi önce geldi, müzik mi sefalet mi?- We're high-fashion, we're last chances. -biz yüksek-modayız, biz son şansız- Which came first, the music or the misery? -hangisi önce geldi, müzik mi sefalet mi?- We're high-fashion, we're last chances. -biz yüksek-modayız, biz son şansız-
(Go!)
I went to sleep a poet, and I woke up a fraud, -bir şaire uyumaya gittim, ve bir sahtekarı uyandırdım- To calm your nerves, -sinirlerini yatıştırmak için,- I'm feeling for my clothes in the dark. -giysilerimden habersiz olduğuma üzülüyorum-
Which came first, the music or the misery? -hangisi önce geldi, müzik mi sefalet mi?- We're high-fashion, we're last chances. -biz yüksek-modayız, biz son şansız-
Which came first, the music or the misery? -hangisi önce geldi, müzik mi sefalet mi?- We're high-fashion, we're last chances. -biz yüksek-modayız, biz son şansız- Which came first, the music or the misery? -hangisi önce geldi, müzik mi sefalet mi?- We're high-fashion, we're last chances. -biz yüksek-modayız, biz son şansız-
The Music Or The Misery Çeviri, AkorMerkezi.com'da yayınlanmıştır. http://www.akormerkezi.com
İçerik Kısa Linki:
Beğendiniz mi? The Music Or The Misery Çeviri sayfasını Şimdi paylaşın:
The Music Or The Misery Çeviri için Komoçotoko'dan Gelenler