10. |
Arkadaşım öncelikle gitar firmalarının ürettiği sınıf haline gelmiş belli başlı modeller vardır . Öncelikle modelini belirlemelisin.Bunlar Stratocaster,les paul,superstrat,semi hollow 'dur. İkincisi ; gitar için ne kadarlık bütçe ayırabilileceğini belirle yoksa sürekli ikilem arasında kalırsın.Ne alacağını şaşırırsın. Üçüncüsü ; Marka Seçimi önemli ,piyasada birçok marka var . Çoğuda üretimini Çin'e yaptırıyor. Eğer iyi bir bütçe ayırırsan ; Fender , Gibson , Jackson alabilirsin.. Ama yeni başayacaksan bence gidip bilinmedik markalar almak yerine uzun yıllar bu sektörde bulunan Ibanez,Washburn,Cort,Yamaha,Squier gibi markalardan birini tercih etmen daha iyi olur. Dördüncü olarak ; gitarın hangi ağaçtan yapıldığıdır.Bu da derin bir konudur.Ama genel olarak alder, maple , ash ağaç olarak tercih edebilirsin. * Hangi gitar markası iyidir? diye sorarsanda herkes genellikle kendi kullandığı gitar markasını önerir :) * Yalnız alırken 100$ -150$ lık gitarlara pek bakma , o kadarlık gitarlardan verim alamazsın.sorun yaşarsın.. ;) *Son olarak , bulunduğun yerdeki bütün gitar satan yerleri dolaşmaya çalış , Gezerken hem bilgilenir, hemde alacağın gitarın ortalama fiyatını belirlersin. ...
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- *Gitar modelleri hakkında aşağıdaki açıklamalara da göz atmanı tavsiye ederim. (garaj.org-kutay_ ' alıntıdır.)
Stratocaster Bir Leo fender tasarımı. 1954 yılından beri pek çok gitaristin seçimi ve müzik tarihinde pek çok yeniliği beraberinde getirmiş gitardır. Stratocaster tüm müzik türlerinde kendisine yer bulabilmiş bir gitardır. Eğer ilk gitarınız olacaksa ve hiç bir fikriniz yoksa benim tavsiyem stratocaster tipi bir gitarla başlayabilirsiniz, çünkü adam gibi stratocaster üretemeyen gitar firmasını dövüyorlar artık! :) Tabii imitasyonların kalitesi her zaman tartışılır. Geleneksel olarak 5 yollu switch, tek yönlü tremolo sistemi, üç single manyetik, iki ton ve bir volüm düğmesi mevcuttur. Güzel ve canlı tonlara sahiptir. Stratocaster'ın humbucker'lı, sabit köprülü, floyd rose'lu ya da daha değişik şekillerde üretilmiş varyasyonları da vardır. Dezavantajları, single manyetiklerden dolayı oluşan dip gürültüsü ve yine single manyetiklerin yüksek gain'lerde ötmesi olarak sıralanabilir.
Les Paul 1952'de Gibson firması ilk kez piyasaya sürmüstür ve o günden beri sayısız uyarlaması yapılmıştır. Üzerinde denenmeyen kalmamış gibidir. Bugün çoğumuzun aklına Les Paul deyince gelen sunburst (hani rengi sarıdan dış kısımlara doğru kırmızıya döner hafif hafif) boyalı model 1958'de üretilmiştir. Fakat bu yıllara meydan okuyan tasarımın üretimi 1960 yılında demode bulunarak durdurulmuş ve akılların başa gelmesi ancak 1968'i bulmuştur. Les Paul'ler Fender'a göre daha karanlık, hırıltılı ve dolgun tonlara sahiptirler. Bu fark humbucker manyetiklerinden ileri gelmektedir. Geleneksel olarak üzerinde 2 humbucker, 2 ton ve 2 volüm düğmesi, 3 yollu switch ve tune-o-matic sabit köprü bulunmaktadır. Gövdesi maun ağacından yapılmaktadır ama değişik ağaçlardan üretilmiş varyasyonlar da mevcuttur. Les Paul de pek çok müzik türünde kendine yer bulmuşsa da zamanında Toni Iomni (Black Sabbath) gibi devlerin elinde rock ve başlangıç günlerinde heavy metal için güzel bir seçenek olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca kişisel olarak benim favorilerim arasındadır. Bu gitarların negatif tarafları ise ağırlıkları ve klavyelerinin göreceli olarak kalın oluşu olarak özetlenebilir.
Superstrat Bu gitarlar gerçekten iş görsün diye tasarlanmıştır. Klasik olmak gibi bir iddiaları yoktur. Özellikle prosesör gibi cihazlarla çok çeşitli tonlara daha kolay ulaşabilirsiniz. Her zaman köprü kısmında bir humbucker bulunur, diğer manyetikler single/single ya da single/humbucker şeklinde kombine olurlar. Olabilecek en kolay çalınabilir klavye bu gitarlarda olup hızlı çalmaya en elverişli gitarlardır. Superstrat'larda genellikle Floyd Rose sistemi tercih edilir. Bu sistemde sap kısmındaki eşikte telleri kilitleyen üç adet metal parça bulunur, köprü ise iki yöne hareket edecek şekilde (floating bridge, yüzen köprü) tasarlanmıştır ve tellerin diğer ucu köprünün içindeki metal bloğa takılır. Metal blok floyd rose'lu gitarlarda sustain'i sağlar. Bu tip gitarlarda bir ton ve bir volüm düğmesi bulunur. Superstrat'lar için sanırım en güzel örnek Ibanez'in RG serileri olacaktır. Avantajları, sunduğu çeşitli ton seçenekleri, uzun süre akort tutma, çok yüksek gain seviyelerinde bile ötme yapmamaları, kolay çalınabilir olmakla beraber, dezavantajları ise genel bakım zorluğu (tel değiştirme, tel yüksekliğini ayarlama, köprünün yükselmesi vs.), bend yaptığınızda ya da tel koptuğunda diğer tellerin bundan aşırı etkilenmesi (çünkü köprünün duruşunda tel geriliminin etkisi diğer gitarlardan çok çok daha fazladır) ve kalitesiz bir superstrat'ın, hele yeni başlayan bir insana, ömür törpüsü olabileceği gerçeğidir.
Semi-hollow ya da Hollowbody Temelde üstünde elektro gitar manyetiği olan akustik gitarlar gibi düşünülebilirler. Solidbody gitarlardan daha zengin bir tona sahiptirler yüksek anfi gain seviyelerinden çok, temiz ya da düşük gain'lerle genelde daha iyi sonuç verirler. Bu modellerin, gain ve volüm arttıkça, yapıları itibariyle feedback yapma ihtimalleri çok fazla artar. Tabii burada genel konuşuyoruz ama mesela evde ya da stüdyoda olsun, kayıtta düşük volüm yüksek gain gibi ayarlamalarla sert tonlar alabilme şansı her zaman vardır. Yani olmaz diye bir şey yok tabii ki. Avantajı, zengin ve dolu bir ton vermeleri, dezavantajları ise diğer solidbody elektro gitarlardan biraz daha farklı bir çalma stili gerektirmeleri, feedback (ötme) ihtimali, ebatlarının daha büyük olması ve canlı çalarken alışkın olmayan birisi için diğer gitar türlerinden daha zor ayarlanabilir olmalarıdır. Alıntı...
|