Hear the rime of the ancient mariner Yaşlı denizcinin hikayesine kulak ver See his eye as he stops one of three Gör gözlerini o üçün birinde dururken(* hristyanlarda teslis üçlemesinden geldiğini sanıyorum) Mesmerises one of the wedding guests Düğün davetlileri şaşkınken Stay here and listen to the nightmares of the sea. Kal burda ve kabuslarını dinle denizlerin
And the music plays on, as the bride passes by Müzik devam ediyor,gelin yanından geçerken Caught by his spell and the mariner tells his tale. Dikkatini ona(denizciye) ver ve dinizci hikayesini anlatsın.
Driven south to the land of the snow and ice Kar ve buz ülkesine güneye doğru gitmiş To a place where nobody's been Kimselerin ayak basmadığı bir yere Through the snow fog flies on the albatross Sisli karlar içindeki albatros Hailed in god's name, hoping good luck it brings. Tanrının adıyla övülmüş(kutsanmış),denizci onun şans getireceğini umuyor.
And the ship sails on, back to the north Ve gemi geri dönerken kuzeye Through the fog and ice and the albatross follows on. Sis ve buzlar arasından albatros devam ediyor takibe
The mariner kills the bird of good omen Denizci bir armağan olan kuşu öldürür His shipmates cry against what he's done Onun denizci arkadaşları yaptığını hoş karşılamazlar But when the fog clears, they justify him Ama sis dağıldığında,onu temize çıakrırlar And make themselves a part of the crime. Ve asıl suçu kendilerine yaparlar
Sailing on and on and north across the sea Yolculuk devam ediyor denizin karşısı kuzey Sailing on and on and north 'til all is calm. Yolculuk devam ediyor sakinleşene kadar tüm kuzey
The albatross begins with it's vengeance Albatros beliriyor intikamıyla A terrible curse a thirst has begun Korkunç bir beddua başlıyor sussuzlukla His shipmates blame bad luck on the mariner Arkadaşları denizciyi kötü şans ile kınıyor About his neck, the dead bird is hung. Boynunun çevresine, ölü bir kuş asılı(Albatros'un lanetini betimliyor)
And the curse goes on and on at sea Ve intikam devam ediyor denizde And the curse goes on and on for them and me. Ve sussuzluk devam ediyor hem benim hem de arkadaşlarım için
'Day after day, day after day, 'Günler geçtikçe we stuck nor breath nor motion Ne nefes alacak ne de hareket edecek mecalimiz kaldı As idle as a painted ship upon a painted ocean Boyalı okyanusun üzerinde, başıboş boyalı bir gemi Water, water everywhere and Su,su her yer ve all the boards did shrink tüm tahtalar gevşemiş Water, water everywhere nor any drop to drink.' Su,su her yer ne de içeçek bir damla su.'
There calls the mariner Denizci sesleniyor There comes a ship over the line Ufuktan bir gemi geliyor But how can she sail with no wind in her sails and no tide. Ama bir gemi nasıl yolculuk edebilir yelkensiz ve rüzgarsız
See... onward she comes Bak o geliyor(* gelen gemiyi dişi olarak tasvir etmiş) Onward she nears out of the sun yaklaşıyor güneşi arkasında bırakarak See, she has no crew bak mürettebatı yok She has no life, wait but here's two. Bir yaşam yok, ama dur iki şey var.
Death and she life in death, ölüm ve ölümdeki yaşam They throw their dice for the crew Zarlarını mürettebat için attılar( Geminin mürettebattan kimi kurtaracağını bulmak için tahmin yapıyorlar) She wins the mariner and he belongs to her now. O denizciyi seçti ve denizci şimdi ona ait. Then... crew one by one Sonra... mürettebat tek tek They drop down dead, two hundred men Ölüme sürükelendiler, iki yüz adam She... she, life in death. O... ölümdeki yaşam She lets him live, her chosen one. O denizcinin yaşamasına izin verdi,seçilmiş olan ilan etti
'One after one by the star dogged moon, 'Ard ard arda inatçı aya başrol oynadık Too quick for groan or sigh İniltilerin ve can çekişmelerin hızlı olması için Each turned his facce with a ghastly pang Istırapla solgunlaşmış yüzünü her döndüğünde And cursed me with his eye lanetledi beni gözleriyle Four times fifty living men Dört kez elli diri adam (And I heard nor sigh nor groan) (Ve ne bir inilti ne de bir can çekişmesi duydum) With heavy thump, a lifeless lump, Hızlı kalp atışlarıyla,cansız yığılmalarla They dropped down one by one.' Birer birer düştüler sonsuzluğa.'
The curse it lives on in their eyes lanet yaşamaya devam ediyor onların gözlerinde The mariner wished he'd die Denizciyi ölmeyi dilemişti Along with the sea creatures Deniz yaratıklarıyla birlikte But they lived on, so did he. Ama onlar yaşamaya devam etti, denizci de öyle.
And by the light of the moon Ve ay ışığının yardımıyla He prays for their beauty not doom Yazgıyla değil güzellikle dua etti With heart he blesses them Kalbi ile kutsadı onları God's creatures all of them too. Tanrı'nın yaratıklarının hepsine de.
Then the spell starts to break Sonra büyü kırılmaya başladı The albatross falls from his neck Albatros düştü onun yakasından Sinks down like lead into the sea Denize ağır ağır çöker gibi oldular Then down in falls comes the rain. Sonra düştü yağmur damlaları.
Hear the groans of the long dead seamen Duy ölü denizcilerin iniltilerini See them stir and they start to rise Gör çırpınışlarını ve yükselmeye başlasınlar Bodies lifted by good spirits Bedenler ayrılıyor güzel ruhlarından None of them speak and they're lifelesss in their eyes Hiçbiri konuşmuyor ve cansızlık bürümüş gözlerini
And revenge is still sought, penance starts again İntikam hala kol geziyor,pişmanlık başlıyor yeniden Cast into a trance and the nightmare carries on. kendinden geçiyorlar ve kabuslar sürüyor.
Now the curse is finally lifted Artık lanet son kez yükseliyor And the mariner sights his home Denizci evine bakış atıyor Spirits go from the long dead bodies Ruhlar uzaklaşıyor uzanmış ölü bedenlerden Form their own light and the mariner's left alone. Işıklarınca şekil alıyor ve Denizci'yi yalnız bırakıyorlar
And then a boat came sailing towards him Sonra bir tekne yaklaşıyor doğruca ona. It was a joy he could not believe şaka mıydı bu ? İnanamadı The pilot's boat, his son and the hermit, Klavuz'un teknesi,oğlu ve keşiş Penance of life will fall onto him. Yaşamın pişmanlığı onun üzerine düşecek(yaptığı günahlardan pişman olacak)
And the ship sinks like lead into the sea Ve gemi göçmeye başlıyor,denizin dibini boylar gibi And the hermit shrieves the mariner of his sins. Ve keşiş arındırır günahlarından Denizci'yi.
The mariner's bound to tell of his story Denizci sıçramayla( heyecanla) anlatır hikayesini To tell this tale wherever he goes Gittiği her yerde anlatır bu öyküyü To teach god's word by his own example Tanrı'nın sözlerini öğretir kendinden örnek vererek That we must love all things thaat God made. Tanrı'nın yarattığı tüm şeyleri sevmeliyiz.
And the wedding guest's a sad and wiser man Düğün konuklarının üzgün ve bilge adamı And the tale goes on and on and on. Ve bu hikaye dilden dile dolaşmaya devam eder.
( okuduğunuz için sağ olun emek vererek yaptım. İnşallah da üniversiteye kadar orjinal şiirin tercümesini yaparım :) Bu arada belirtmek isterim ki; bence Samuel Taylor bu şiiri yazarken ünlü şairimiz Yunus Emre ' den alıntı yapmıştır. Bkz:'' Yaratılanı severim Yaradandan ötürü'' :) Umarım beğenirsiniz çünkü böyle güzel edebi bir parçanın internette çevirisinin olmaması beni üzdüğünden dolayı bu işi '' Ben yapacağım'' diyerek yola çıktım. Ve başardım . Teşekkürler =) ) Enes Tekin 13.06.2013 Rime Of The Ancient Mariner Çeviri, AkorMerkezi.com'da yayınlanmıştır. http://www.akormerkezi.com
İçerik Kısa Linki:
Beğendiniz mi? Rime Of The Ancient Mariner Çeviri sayfasını Şimdi paylaşın:
Rime Of The Ancient Mariner Çeviri için Komoçotoko'dan Gelenler