So long ago
Çok uzun zaman önce
Was it in a dream, was it just a dream?
Bir rüyada mıydı, yoksa sadece bir rüya mıydı?
I had know, yes I know
Bilmeliydim, evet biliyorum
Seemed so very real, it seemed so real to me
Çok gerçekçi göründü, çok gerçekçi göründü gözüme
Took a walk down the street
Caddede biraz yürüyüş yaptım
Thru the heat whispered trees
Sıcak fısıldanmış ağaçların içinde
I thought I could hear (hear, hear, hear)
Duyabileceğimi sandım (duy duy duy)
Somebody call out my name as it started to rain
Biri adımı çağırdı, yağmur başlar başlamaz
Two spirits dancing so strange
İki ruh çok garip dans ediyor
Dream, dream away
Hayal, hayallere dal
Magic in the air, was magic in the air?
Havadaki büyü, bu havadaki büyü müydü?
I believe, yes I believe
İnanıyorum, evet inanıyorum
More I cannot say, what more can I say?
Söyleyebileceğim çok şey yok, daha ne diyebilirim?
On a river of sound
Ses nehrinde
Thru the mirror go round, round
Dolaşan aynada
I thought I could feel (feel, feel, feel)
Hissedebileceğimi sandım (hisset hisset hisset)
Music touching my soul, something warm, sudden cold
Müzik ruhuma dokunuyor, sıcak bir şey, aniden soğuk
The spirit dance was unfolding
Ruh dansı yayılıyordu