I admit that in the past Ive been a nasty - Geçmişte izin verirdim, hala bir hınzırım. They werent kidding when they called me kinda strange - Muziplik yoktu, onlar beni tuhaf bir şekilde aradıklarında. But youll find that nowadays - Ama sen bulacaksın bugünlerde. Ive mended all my ways - Tüm yollarımı onardım. Repented, seen the light,made a change - Pişmanlık duydum, ışığı gördüm ve bir değişiklik yaptım. And I fortunately know a little secret - Ve iyi ki az bir sır biliyorum Its a talent that I always have possessed - Bu her zaman deliliğe sahip olduğum bir yetenek. And dear lady, please dont laugh - Ve sevgili bayan, lütfen gülmeyin I use it on behalf - Bu tarafta kullanırım. Of the miserable, the lonely,depressed (pathetic) - Zavallılığın içinde, yalnız, ve depresif (ümitsiz)
Poor unfortunate souls - Zavallı talihsiz ruhlar In pain - Dert içinde In need - İhtiyaç içinde This one longing to be thinner - Bu bir arzu, daha da ince olmak için... That one wants to get the girl - Bu kızı almak için istemek... And do I help them? - Ve onlara yardım eder miyim? Yes, indeed - Evet, gerçekten Those poor unfortunate souls - Şu zavallı talihsiz ruhlar So sad - Çok üzgün So true - Çok gerçek They come flocking to me crying - Onlar gidip toplanırlar beni ağlatmak için... "Will you help us, pretty please?" - Bize yardım edecek misin, sevimli kişi lütfen And I help them - Ve onlara yardım ederim Yes I do - Evet, bunu yaparım.
The men up there dont a lot of blabber - İnsanoğlu, burada birçok boşbağaz sevilmez. They think a girl who gossips is a bore - Onlar dedikodu yapan bir kızın sıkıcı olduğunu düşünürler. Yes on land its much preferred for ladies not to say a word - Evet, dünya üzerinde bir kelime söylemeyen kadın tercihi yaygındır. And after all dear, what is idle prattle for? - Ve sonra tüm sevgilililerim, başıboş ne için gevezelik yapar? Theyre not all that impressed with conversation - Onlar konuşmalarla etkilenen değiller. True gentlemen avoid it when they can - Gerçek centilmenler yapabildiklerinden sakınır. But they doteswoonfawn - Ama yumruk atar ve kendilerinden geçer ve hayvanlaşırlar. Oh ladies who withdrawn - Oh asosyal bayanlar Its she who holds her tongue who gets a man - Bu dilini tutan bir kız, bir erkeği almış olan.
Poor unfortunate souls - Zavallı talihsiz ruhlar Go ahead - dümdüz git Make your choice - Seçimini yap Im a very busy personI havent got all day - Ben çok meşgul bir insanım ve tüm günüm dolu. It wont cost much - Çok tutmayacak bu. Just your voice - Sadece senin sesin Those poor unfortunate souls - Bu zavallı talihsiz ruhlar So sad - çok üzgün So true - çok gerçek If you wanna cross the bridge, my sweet - eğer köprüden eçmek istersen, tatlım Youve got the pay the toll - Vergiyi ödemelisin Take a gulp - Bir lokma al Take a breath - Bir nefes al Go ahead - Dümdüz git Sign the scroll - Listeyi imzala NickKevin - Nick ve Kevin Now Ive got her, boys - Şimdi kızı aldım, çocuklar The boss is on a roll - Patron bir tomarın içinde...
Your poor unfortunate soul - Senin zavallı talihsiz ruhun
Poor unfortunate souls - Zavallı talihsiz ruhlar In pain - Dert içinde In need - İhtiyaç içinde This one longing to be thinner - Bu bir arzu, daha da ince olmak için... That one wants to get the girl - Bu kızı almak için istemek... And do I help them? - Ve onlara yardım eder miyim? Yes, indeed - Evet, gerçekten Those poor unfortunate souls - Şu zavallı talihsiz ruhlar So sad - Çok üzgün So true - Çok gerçek They come flocking to me crying - Onlar gidip toplanırlar beni ağlatmak için... "Will you help us, pretty please?" - Bize yardım edecek misin, sevimli kişi lütfen And I help them - Ve onlara yardım ederim Yes I do - Evet, bunu yaparım.
Poor Unfortunate Souls Çeviri, AkorMerkezi.com'da yayınlanmıştır. http://www.akormerkezi.com
İçerik Kısa Linki:
Beğendiniz mi? Poor Unfortunate Souls Çeviri sayfasını Şimdi paylaşın:
Poor Unfortunate Souls Çeviri için Komoçotoko'dan Gelenler