Grandfather, tell my a story! Alright, go and get your storybook. No, No, not one of those, a real story! A real story? Yes, tell me about when you were a boy. Well, then, I shall have to take you back with me, a long way in time...
"It was my thirteenth year on a cold winter's day, as I walked through the enchanted forest, I heard the sound of horses, and men at arms, I felt compelled to walk on and find the place of these sounds, and when the forest did clear I was standing on a hill before me the armies of the worlds standing, waiting. I thought to myself, for whom or for what are they waiting? Suddenly a gust of wind came up from the North, there appeared a lone rider, holding a sword of steel, then from the south came another, bearing a battle ax, from the east came a third holding a spiked club, and finally from the west, a rider who weilded a great hammer of war. With them came their soldiers of death, followed by an Army of Immortals. They were few in number but the look in their eyes told all who beheld them that they would leave this day only in victory or death. And there was a great silence... My heart began to pound, storm clouds filled the sky with darkness, rain came, and the four winds blew with such anger that I held fast to a tree. I watched the four riders raise their weapons into the air. Without warning, screaming their war cry they led the attack, down to the battle they rode, they met the armies of the world with a mighty clash! I could feel the ground shake, the earth drank much blood that day. Each of the four, was unto himself,a whirlwind of doom!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
When the smoke did clear, many thousands were dead. There was much blood and gore. Their bodies lay broken and scattered across the battlefield like brown leaves blown by the wind. And I saw the four ride together to the top of the hill, while below them the soldiers of death assembled, all those who would now swear allegiance to them.
And the four spoke the words of the Warrior's Prayer.
GODS OF WAR I CALL YOU, MY SWORD IS BY MY SIDE. I SEEK A LIFE OF HONOR, FREE FROM ALL FALSE PRIDE. I WILL CRACK THE WHIP WITH A BOLD MIGHTY HAIL. COVER ME WITH DEATH IF I SHOULD EVER FAIL. GLORY, MAJESTY, UNITY HAIL, HAIL, HAIL.
And as I stood and looked on, I heard the Armies of the world hail them without End, and their voices of victory carried Long and far throughout the land!"
Well, that's it, did you like the story? Yeah, it was great! Oh good, I'm glad. Now off to bed with you. Grandfather? Yes? Who were those four men? Who were they? THEY WERE THE METAL KINGS!!!!!!!!!!!! ........................................................................
SAVAŞÇI DUASI - Büyükbaba bana bir hikâye anlatır mısın? - Pekâlâ, git de hikâye kitabını getir - Hayır, o hikâyelerden birini değil, gerçek bir hikâye istiyorum - Gerçek bir hikâye mi? - Evet, bana çocukluğunu anlatır mısın? - Öyleyse seni çok eskilere götüreceğim…
On üç yaşımda, soğuk bir kış gününde büyülü ormanda yürürken atların ve silahlı adamların sesini duydum. Gidip bakma ve bu seslerin geldiği yeri görme ihtiyacı hissettim. Orman bittiğinde bir tepenin üzerindeydim ve önümde büyük bir düzlük vardı. Düzlükte dünyanın ordusu dizilmiş duruyordu, bekliyordu. Kendi kendime sordum: 'neyi ya da kimi bekliyorlar?' Birden kuzeyden bir rüzgâr esti, orada elinde çelik bir kılıçla yalnız bir binici belirdi. Sonra güneyden bir tane daha geldi elinde bir savaş baltasıyla. Doğudan bir üçüncüsü geldi elinde bir dikenli sopa ile ve sonunda batıdan büyük bir savaş çekici taşıyan bir binici onlarla birlikte ölümün askerleri ve bir ölümsüzler ordusu geldi. Sayıca azdılar ama gözleri, bakan herkese bu meydanı ya zaferle ya da ölümle terk edeceklerini söylüyordu. Büyük bir sessizlik oldu, kalbim atmaya başladı fırtına bulutları gökyüzünü doldurdu, yağmur başladı ve dört yönden rüzgârlar öyle bir öfkeyle esti ki sıkıca bir ağaca tutundum. Dört süvarinin silahları hava kaldırdıklarını gördüm aniden, savaş naraları atarak saldırıyı yönettiler, savaşa sürdüler atlarını. Dünyanın orduları ile birbirlerine girdiler, yerin sallandığını hissettim, o gün toprak kana doydu! Dördü de kendi başlarına birer ölüm kasırgasıydı, duman dindiğinde binlercesi ölmüştü, çok fazla kan vardı. Vücutları kırılmış, savaş meydanına dağılmıştı tıpkı rüzgârda dağılan kahverengi yapraklar gibi! Dördünün birlikte tepenin zirvesine at sürdüğünü gördüm. Bu sırda aşağıda birazdan kendilerine bağlılık yemini edecek ölüm askerleri saf tutuyordu. Ve dördü savaşçının duasını söylemeye başladı: 'Savaş tanrıları size sesleniyorum; Kılıcım yanımda, Tüm sahte gururlardan azade, onurlu bir yaşam peşindeyim. Kırbacımı şaklatarak sert güçlü bir selam veriyorum. Başarısız olursam ölümle kaplayın beni ZAFER, GÖRKEM, BİRLİK! SELAM! SELAM! SELAM!'
Ve orada dikilirken dünyanın ordularının onları durmamacasına selamladığını duydum zafer çığlıkları ülkenin en uzaklarına kadar yankılanıyordu.
- Hepsi bu kadar - Hikâyeyi sevdin mi? - Evet harikaydı - İyi sevindim - Büyükbaba? - Evet! - O dört adam kimdi? - O dört adam kim miydi? Onlar METALİN KRALLARIYDI
Warriors Prayer Çeviri, AkorMerkezi.com'da yayınlanmıştır. http://www.akormerkezi.com
İçerik Kısa Linki:
Beğendiniz mi? Warriors Prayer Çeviri sayfasını Şimdi paylaşın:
Warriors Prayer Çeviri için Komoçotoko'dan Gelenler