I found her on a night of fire and noise
Wild bells rang in a wild sky
I knew from that moment on
I'll love her till the day that I died
And I kissed away a thousand tears
My lady of the Various Sorrows
Some begged, some borowed, some stolen
Some kept safe for tomorrow
On and endless night, silver star spangled
The bells from the chapel went jingle-jangle
Onu ateş ve gürültünün bir gecesinde buldum
Vahşi çanlar çaldı vahşi bir gökyüzünde
O anda olacağını biliyordum
Onu öldüğüm güne dek seveceğim
Ve binlerce göz yaşını öperek geçirdim
Benim bir çok üzüntümün hanımefendisi
Bazıları yalvardı, bazıları borç aldı, bazıları kırılmış
Bazıları ise ertesi gün için güvende tutmuş
Sonsuz bir gecede, gümüş yıldız pullarla süslendi
Küçük kiliseden çanlar çınladı-tıngırdadı
Do you love me? Do you love me?
Do you love me? Do you love me?
Do you love me? Do you love me?
Do you love me? Like I love you?
She was given to me to put things right
And I stacked all my accomplishments beside her
Still I seemed so obselete and small
I found God and all His devils inside her
In my bed she cast the blizzard out
A mock sun blazed upon her head
So completely filled with light she was
Her shadow fanged and hairy and mad
Our love-lines grew hopelessly tangled
And the bells from the chapel went jingle-jangle
O, bana, işleri yoluna koymam için verilmiş
Ve tüm becerilerimi onun yanına yığdım
Hala çok eskimiş ve küçük gözüküyordum
Tanrıyı ve tanrının onun içindeki şeytanlarını buldum
Yatağımın içinden uzaklaştırdı kar fırtınasını
Sahte bir güneş başının üzerine parladı
Yani tamamen öyleydi, ışık dolu
Gölgesi yayıldı ve saçlı ve deli bir şekilde
Bizim aşk çizgimiz umutsuzca büyüdü, karışıp dolaştı
Ve küçük kiliseden çanlar çınladı-tıngırdadı
Do you love me? Do you love me?
Do you love me? Do you love me?
Do you love me? Do you love me?
Do you love me? Like I love you?
She had a heartful of love and devotion
She had a mindful of tyranny and terror
Well, I try, I do, I really try
But I just err, baby, I do, I error
So come find me, my darling one
I'm down to the grounds, the very dregs
Ah, here she comes, blocking the sun
Blood running down the inside of her legs
The moon in the sky is battered and mangled
And the bells from the chapel go jingle-jangle
Onda aşkın minneti ve bağlılığı vardı
Onda terör ve zulmün dikkatliliği vardı
İyi, denerim, yaparım, gerçekten denerim
Ama ben sadece err, bebeğim, yaparım, ben hatayım
Öyleyse gel bul beni, sevgilim, bir tanem
Ben yerin altındayım, çok tozlu
Ah, işte geliyor, güneşi engelliyor
Kan, bacaklarının içinden aşağı doğru işliyor
Gökyüzündeki ay hırpalanmış ve karıştırılmış
Ve küçük kiliseden çanlar çınladı-tıngırdadı
Do you love me? Do you love me?
Do you love me? Do you love me?
Do you love me? Do you love me?
Do you love me? Like I love you?
All things move toward their end
I knew before I met her that I would lose her
I swear I made every effort to be good to her
I made every effort not to abuse her
Crazy bracelets on her wrists and her ankles
And the bells from the chapel go jingle-jangle
Tüm şeyler sonlarına doğru ilerlerler
Önceden tanıştığımda biliyordum onu kaybedeceğimi
Yemin ederim ona iyi olabilmek için her türlü çabalardım
Onu kötüye kullanmamak için her türlü çabalardım
Onun bilek ve ayak bileklerindeki aptalca bilezikler
Ve küçük kiliseden çanlar çınladı-tıngırdadı
Do you love me? Do you love me?
Do you love me? Do you love me?
Do you love me? Do you love me?
Do you love me? Like I love you?