KYLIE MINOGUE:
They call me the Wild Rose
But my name was Eliza Day
Why they call me it I do not know
For my name was Eliza Day
Beni Yaban Gülü diye çağırıyorlar
Ama benim adım Eliza Day'di
Beni niye öyle çağırdıklarını bilmiyorum
Benim adım Eliza Day'di
NICK CAVE:
From the first day I saw her I knew she was the one
She stared in my eyes and smiled
For her lips were the colour of the roses
That grew down the river, all bloody and wild
Onu ilk gördüğüm günden beri onun tek olduğunu biliyordum
Gözlerime baktı ve gülümsedi
Dudakları güllerin rengindeydi
Nehrin alt tarafında büyüyenlerden, kan kırmızısı ve yabani
KYLIE MINOGUE:
When he knocked on my door and entered the room
My trembling subsided in his sure embrace
He would be my first man, and with a careful hand
He wiped at the tears that ran down my face
Kapımı çalıp içeri girdiğinde
Titremem onun kendinden emin kucaklamasıyla yatıştı
O benim ilk erkeğim olabilirdi, dikkatli elleriyle
Yüzüme akan gözyaşlarını sildi
They call me the Wild Rose
But my name was Eliza Day
Why they call me it I do not know
For my name was Eliza Day
Beni Yaban Gülü diye çağırıyorlar
Ama benim adım Eliza Day'di
Beni niye öyle çağırdıklarını bilmiyorum
Benim adım Eliza Day'di
NICK CAVE:
On the second day I brought her a flower
She was more beautiful than any woman I'd seen
I said, "Do you know where the wild roses grow
So sweet and scarlet and free?"
İkinci gün ona bir çiçek götürdüm
Gördüğüm tüm kadınlardan daha güzeldi
Dedim ki, "Yabani güllerin nerede yetiştiklerini biliyor musun
Çok güzel, kırmızı ve özgür?"
KYLIE MINOGUE:
On the second day he came with a single red rose
Said, "Will you give me your loss and your sorrow?"
I nodded my head, as I lay on the bed
He said, "If I show you the roses, will you follow alone?"
İkinci gün bana tek bir kırmızı gül ile geldi
Dedi ki, "Verir misin bana kaybını ve kederini?"
Başımı salladım, yatağa uzanırken
Dedi ki, "Beni takip eder misin, sana gülleri gösterirsem?"
They call me the Wild Rose
But my name was Eliza Day
Why they call me it I do not know
For my name was Eliza Day
Beni Yaban Gülü diye çağırıyorlar
Ama benim adım Eliza Day'di
Beni niye öyle çağırdıklarını bilmiyorum
Benim adım Eliza Day'di
KYLIE MINOGUE:
On the third day he took me to the river
He showed me the roses and we kissed
And the last thing I heard was a muttered word
As he knelt above me with a rock in his fist
Üçüncü gün beni bir nehire götürdü
Bana gülleri gösterdi ve öpüştük
Duyduğum son şey mırıldanmış bir sözcüktü
Yumruğuyla tuttuğu bir kayayla önümde diz çöktü
NICK CAVE:
On the last day I took her where the wild roses grow
And she lay on the bank, the wind light as a thief
And I kissed her goodbye, said, "All beauty must die"
And lent down and planted a rose between her teeth
Son günde onu yaban güllerinin büyüdüğü yere götürdüm
Banka uzandı, rüzgar bir hırsız gibi hafifti
Ona bir veda öpücüğü verdim ve dedim ki, "Tüm güzellikler ölmeli"
Ve eğildim ve dişlerinin arasına bir gül koydum
KYLIE MINOGUE:
They call me the Wild Rose
But my name was Eliza Day
Why they call me it I do not know
For my name was Eliza Day
Beni Yaban Gülü diye çağırıyorlar
Ama benim adım Eliza Day'di
Beni niye öyle çağırdıklarını bilmiyorum
Benim adım Eliza Day'di
Where The Wild Roses Grow Çeviri, AkorMerkezi.com'da yayınlanmıştır. http://www.akormerkezi.com
İçerik Kısa Linki:
Beğendiniz mi? Where The Wild Roses Grow Çeviri sayfasını Şimdi paylaşın:
Where The Wild Roses Grow Çeviri için Komoçotoko'dan Gelenler