almost every day (nerdeyse her gün) i see the same face (hep aynı yüzü görüyorum) on broken picture tube (kırık resim tüpünün üstünde) it fits the attitude (uygun bir davranış) if you could see yourself (eğer kendini görebilirsen) you put you on a shelf (kendini bir rafa koydun) your verbal masturbate (sözlü tatminin için) promise to nauseate (tiksinmemek için söz ver) today i'll play the part of non-parent ( bugün dua ettim ebeveyn rolü oynamamak için) not make a hundred rules (100 tane kurala uyman gerekmiyor) for you to know about yoursef (kendini tanıman için) not lie and make you believe (yalansız ve inanman için) what's evil is making love (sevişmenin nesi kötü) and making friends (ve arkadaşlık yapmanın) and meeting god you're own way (ve kendi yolunda tanrıyla karşılaştığında) the right way (doğru yol)
(chorus)
to see (görmek) to bleed (kanamak) cannot be taught (öğretilemez) in turn (dönüştürüyorsun) you're making us (bizi) fucking hostile (s*k*k bir düşmana)
we stand alone (yalnız duruyoruz)
the truth in right and wrong ( gerçek doğrunun ve yanlışın içinde) the boundaries of the law (kanunların sınırları) you seem to miss the point (önemli noktayı kaçırıyor gibisin) arresting for a joint? (bağlantılarda bir problem mi var) you seem to wonder why (neden olduğunu merak ediyor gibisin) hundreds of people die (binlerce insanın ölümünü) you're writing tickets man (biletler yazıyorsun adamım) my mom got jumped -- they ran! (annem atladı -- onlar koşuyor) now i'll play a public servant (şimdi toplumun kölesini oynayacağım)
to serve and protect (hizmet et ve koru) by the law and the state (kanunları ve devleti) i'd bust the punks (serserileri enseleyebilirim) that rape steal and murder (tecavüz, gasp ve cinayetten) and leave you be (ve serbest bırakırım) if you crossed me (eğer beni aşabildiysen) i'd shake your hand like a man (elini sıkarım adam gibi) not a god (tanrı gibi değil)
(chorus) to see (görmek) to bleed (kanamak) cannot be taught (öğretilemez) in turn (dönüştürüyorsun) you're making us (bizi) fucking hostile (s*k*k bir düşmana)
we stand alone (yalnız duruyoruz)
come meet your maker, boy (gel tanrınla tanış, çocuk) some things you can't enjoy (bazı şeylerin keyfini süremezsin) because of heaven&hell (cennet&cehennem meseleleri) a fucking wives' tale (s*k*k kocakarı masalları) they put it in your head (kafanın içine yerleştiriyorlar) then put you in your bed (ve yatağına da ) he's watching say your prayers (o senin dua edişini seyrediyor) cause god is everywhere (çünkü tanrı her yerde) now i'll play a man learning priesthood (şimdi papazlığı öğrenmeye çalışan birini oynayacağım) who's about to take the ultimate test in life (kim hayatını sona erdirecek bir teste razı olur ki) i'd question things because i am human (sorular soruyorum çünkü ben bir insanım) and call no one my father who's no closer that a stranger (ve kimseyi babam diye çağırmıyorum, bir yabancı kad ar uzak bana)
i won't listen ( dinlemem )
(chorus)
to see (görmek) to bleed (kanamak) cannot be taught (öğretilemez) in turn (dönüştürüyorsun) you're making us (bizi) fucking hostile (s*k*k bir düşmana)
Fucking Hostile Çeviri, AkorMerkezi.com'da yayınlanmıştır. http://www.akormerkezi.com
İçerik Kısa Linki:
Beğendiniz mi? Fucking Hostile Çeviri sayfasını Şimdi paylaşın:
Fucking Hostile Çeviri için Komoçotoko'dan Gelenler