Grandma loved a sailor who sailed the frozen sea. Grandpa was that whaler and he took me on his knee. He said, "son, i'm goin' crazy from livin' on the land. Got to find my shipmates and walk on foreign sands." This old man was graceful, with silver in his smile. He smoked a briar pipe and he walked for country miles. Singing songs of shady sisters and old time liberty. Songs of love and songs of death and songs to set men free. I've got three ships and sixty men, a course for ports unread. I'll stand at mast, let north winds blow till half of us are dead. Land ho! Well, if i get my hands on a dollar bill, gonna buy a bottle and drink my fill. If i get my hands on a number five, gonna skin that litlle girl alive. If i get my hands on a number two, come back home and marry you, marry you, marry you. all right! land ho! Yeah, land ho yeah, land ho Well, if i get back home and i feel all right You know i'm gonna love you tonight Love tonight love tonight Yeah, land ho! ................................................ Heyamola!
Büyükannem soğuk denizlerden gelen bir gemici sevdi. Büyükbabam balina avcısı idi ve beni dizine alırdı. Derdi ki "oğlum, karada yaşamak beni çıldırtıyor, Arkadaşlarıma katılıp yabancı kumsallarda dolaşacağım."
0 müşfik, gümüş tebessümlü bir ihtiyardı. Pipo içer ve ülkemizi baştan aşağı dolaşırdı. Fetbaz kızların ve eski zamanların özgürlük şarkılarını da söylerdi, Aşk şarkıları ve ölüm şarkıları ve beni özgür kılan şarkıları.
Üç gemim ve altmış adamım var, Bilinmeyen limanlara bir rotam. Mizan direğinde duracağım ve bırakacağım kuzey rüzgarları essin, Yarımız ölene kadar.
Heyamola!
Olursa eğer bir tekliğim, Bir şişe alıp doyasıya içeceğim, Olursa eğer bir beşliğim, O küçük kızı anadan doğma soyacağım.
Olursa eğer iki dolarım, Geri dönüp evleneceğim seninle, Evleneceğim seninle, Evleneceğim seninle, Tamam!